30.01.2017, 10:38
Başkanlık Sistemi Nedir, Ne Değildir!
İddia; “Ülke bölünecek”
Cumhurbaşkanlığı sisteminde üniter yapının korunması esastır. İlaveten mevcut düzenleme ile daha güçlü bir üniter yapı söz konusudur. “Ülke bölünecektir” iddiası gayrı resmi bir iddiadır, gerçekte olan daha güçlü bir üniter yapıya sahip Türkiye Cumhuriyeti’dir.
İddia; “Rejim değişiyor”
Cumhurbaşkanlığı sistemi bir rejim değişikliği değil demokratik bir çok ülkede uygulanan bir hükümet modelidir. Türkiye’nin rejimi 1923’den bu yana cumhuriyettir mevcut düzenleme ile gene öyle kalacaktır.
İddia; “Diktatörlük geliyor, Cumhurbaşkanı yargılanamaz”
Hayır tam aksine mevcut sistemde Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında yargılanamazken yeni düzenlemeyle Cumhurbaşkanı tüm suçlardan yargılanabilecek. Yeni Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumsuzluğu kaldırılıyor. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı’nın yüce divana gönderilmesi için Meclis’in %75’inin oyu gerekirken yeni sistemde bu oran %66’ya düşürülüyor.
İddia; “Cumhurbaşkanı’na yasama yetkisi veriliyor”
Gayrı resmi bir iddia daha. Türkiye Cumhuriyeti’nde yasama yetkisi tamamen TBMM’ye aittir. Yeni sistemde Cumhurbaşkanının yasama, kanun yapma yetkisi yoktur.
İddia; “Cumhurbaşkanı keyfi OHAL uygulayabilir”
Meclis onayı olmadan OHAL’in ilan edilmesi mümkün değildir. OHAL’i kaldırma, süresini kısaltma yetkisi Cumhurbaşkanı’nın değil sadece TBMM’nindir.
İddia; “Cumhurbaşkanı meclisi fesih edebilir”
Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın meclisi fesih etme yetkisi yoktur. Eğer Cumhurbaşkanı meclisi fesih ederse kendi Cumhurbaşkanlığı’da düşmüş olur.
İddia; “Bütçe ve ekonomi Cumhurbaşkanına bağlı olacak”
Cumhurbaşkanlığı bütçeyi hazırlayıp Meclise gönderecek. Önce Bütçe Komisyonu, daha sonra ise Meclis Genel Kurulu onayıyla bütçe uygulanacak. Yani bütçenin uygulaması için Cumhurbaşkanı’nın değil TBMM’nin onay vermesi gerekli.
İddia; “Yargıda vesayet rejimi güçlenecek”
Asılsız bir iddia daha. Tam aksine Vesayet rejimi ciddi anlamda güç kaybediyor. Yeni düzenlemeyle Vesayet rejiminin en önemli araçlarından biri olan ve sivil denetime de kapalı olan askeri mahkemeler kaldırılıyor. Yargı tamamen sivilleşiyor.
İddia; “Cumhurbaşkanı her konuda kararname çıkartabilecek”
Cumhurbaşkanının temel hak ve özgürlük konusunda kararname çıkartma yetkisi yoktur. Cumhurbaşkanı, Meclisin yaptığı kanunlara açıkça düzenlenen konulara kararname çıkartamaz.
İddia; “Cumhurbaşkanı ve Bakanlar denetlenmeyecek”
TBMM yürütme organını Millet adına; Meclis araştırması, Genel Görüşme, Meclis Soruşturması ve Yazılı Soru Önergesi ile denetleme yetkisini aynen devam ettirecek. Yani Cumhurbaşkanı ve Bakanlar doğrudan meclis tarafından denetlenebilecek.
Yukarıda sıraladığım iddialar ve cevapları gayet açık ve net. Peki bir de şöyle bakalım Türkiye’de siyaset arenasında yer almış önemli siyasi isimler Başkanlık sistemi ile alakalı ne diyordu;
Necmettin ERBAKAN;
Eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan genel başkanı olduğu Milli Nizam Partisi'nin programında, "Daha hızlı kalkınmaya mecbur olan Türkiyemizde devlet hizmetlerinin verimli, süratli ve kudretli yürütülebilmesi ve anayasamızın bünyemize intibakı bakımından daha mütekamil bir yapıya kavuşturulması ve tatbikattaki aksaklıkların giderilmesi için başkanlık sisteminin getirilmesini zaruri görüyoruz. İcra organının daha kudretli olması ve süratli çalışabilmesi için reisicumhurun tek dereceli olarak halk tarafından seçilmesi ve icrai organın düzeninin başkanlık sistemine göre tanziminin yapılması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Alparslan TÜRKEŞ
Eski MHP Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş, sistem değişikliğine ilişkin görüşlerine 1979 yılında yayımlanan "Temel Görüşler" adlı kitabında yer vermişti. Türkeş, kitabın, "Güçlü İktidar Güçlü İrade, Tek Başkan Tek Meclis Sistemi" başlıklı bölümünde, şu ifadeleri kullanmıştı: "Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır, kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarih ve töremize uygun olarak başkanlık sistemini savunuyoruz. İcrayı, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız. Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı hiçbir zaman bölünmemiş, yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür. Milliyetçi Türkiye'de de demokratik milli cumhuriyet ilkesi içinde başkan, Türk milletinin yürütme organının tek başı olacaktır. Tek başkan sistemine uygun olarak yasama organı yönünden de tek meclis sistemini savunuyoruz. Avrupa krallık veya federal devlet rejimlerinin bir mirası olan senatonun, millet meclisi yanında yasama işlerini geciktirici bir hüviyet taşıması dolayısıyla kaldırılmasını istiyoruz." değerlendirmesinde buluşmuştu.
Süleyman DEMİREL
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de 2006 yılında katıldığı bir konferansta "başkanlık sistemi"nin olması gerektiğini belirterek, "Benim içimde kalan ukdeler... İsterdim ki siyaseten Türkiye, cumhurbaşkanını seçsin. Ben isterdim ki Türkiye dar bölge seçimine gitsin. Neden dar bölge seçimine gitsin? Çünkü İstanbul'un 70 tane milletvekili var, kaç tanesini tanıyorsunuz? Halktan kopuk bir Cumhuriyet olmaz. Sistem işlemiyor, temsili sistem işlemiyor. Ben isterdim ki bunu yapabilelim, yapamadık. Ben aslında isterdim ki Türkiye’de başkanlık sistemini yapalım. İçimde ukdedir yapamadık. Çünkü devlet büyük, ülke büyük, halk çok dinamik. Biz bu ülkeyi idare edemiyoruz. Ülkeyi idare edememe gelip giden hükümetlerin kusuru da olabilir, içinde vardır ama genelde sistemde değişiklik yapmamız lazım.'' demişti.
Turgut ÖZAL
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, sistem değişikliğini savunan isimler arasındaydı. Özal, "Başkanlık sistemi diyorum ben, başkanlık sistemi tabii Fransa gibi değil daha çok Amerika'ya yakın. Sebebini şöyle tahlil ediyorum; bakanların benim kanaatime göre bizim tecrübelerimize göre parlamento dışından olması lazım. Çünkü 6 senelik parlamento hayatımda şunu gördüm. Bakanlarla milletvekilleri arasına devamlı problem giriyor. Çünkü bakanın da milletvekilinin de seçim kaygısı vardır. Aynı yerde veya aynı grupta olmadıkları takdirde birbirlerine zıt hareketler yapıyorlar ve dejenerasyon başlıyor." İfadelerine yer vermişti.
Muhsin YAZICIOĞLU
Merhum BBP lideri Muhsin YAZICIOĞLU’da daha önce bir gazeteye vermiş olduğu bir röportajda başkanlık sisteminin şart olduğunun üzerinde durmuş ve Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini belirtmişti. Yazıcıoğlu, sistem değişikliğine ilişkin olarak da şunları kaydetmişti: "Parlamenter sisteme göre cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla. Başkanlık sistemine göre yetkileri çok az. Bunu da yerli yerine oturtmak gerekiyor. Tercih yapılmalı. Başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi? Biz başkanlık sistemini savunuyoruz."
Bülent ECEVİT
Merhum Başbakan Bülent Ecevit başkanlık sistemine ilişkin, "Demokratik ve Parlamenter sistem, Türkiye için idealdir. Allah, Türkiye'yi benzer bir yönetim sisteminden korusun. Başkanlık sistemi, Türkiye için çok tehlikeli olur" demişti.
Ülkemizin son yarım yüzyılının siyasi arenasında yer almış önemli siyasi kimliklerin neredeyse çoğu diyebileceğimiz kadarının, başkanlık sistemi ile alakadar yaklaşımları ortadadır. Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL, Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL daha önce başkanlık sistemi üzerine çalışmalar yaptırmışlar lakin sisteme geçiş hususunda somut bir başarı gösterememişlerdir. Gene aynı doğrultuda merhum Necmettin ERBAKAN, merhum Alparslan TÜRKEŞ, merhum Muhsin YAZICIOĞLU’da başkanlık sisteminin ülkenin yönetimi ve gelişimi ve refahı için daha evla olduğunun altını çizmiş başkanlık sistemini işaret etmişlerdir.
Ülkemiz çok önemli bir süreçten geçiyor, varlığını içeride dışarıda bir çok farklı cephede ispatlar mahiyette yılmaksızın mücadele eden ülkemizin istikbali ve milletimizin kendi kaderini kendi belirlemesi hususunda önemli bir dönüm noktasına gelmiş bulunmaktayız. İddia ve gerçekte olan hususları arasında fark edilmesi çok önemli bir husus daha var, sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın işaret ettiği; “Biz anayasa değişikliği yapmadık, değişiklik teklifi yaptık, anayasayı değiştirecek olan millettir.” gerçeği. Evet anayasayı AK Parti yapmadı, AK Parti anayasa değişikli teklifinde bulundu bu noktada kararı verecek olan değişiklik yapıp, yapılmama hususunda yetkiye sahip olan millettir. Milletin nasıl bir ülke yönetim biçimini istediği hususunda karar vermesi kadar doğal bir durum yoktur. Doğal olmayan milletin vereceği karar işine gelmeyen oluşumların ve bünyesindekilerin ortaya çıkardığı reaksiyondur. Bu millet 15 Temmuz’da nasıl bırakmadıysa bu vatanı, nasıl sarıldıysa sımsıkı, nasıl gün olup Ömer Halisdemir, gün olup Fethi Sekin olduysa, nasıl tankın önüne yattıysa; aynı doğrultuda, aynı cesurlukta, aynı iffette, aynı kararlılıkta bir karar alacaktır ne diyor Akif; “Asım’ın nesli, diyorum ya, nesilmiş gerçek; işte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek”. Asım’ın nesli bu millet çiğnetmedi namusunu, gene çiğnetmeyecek.
