27.02.2017, 09:17

Ezan Sesinden Rahatsız Olanlar

Bu haftaki yazılı basın ve televizyonların konusu 'Ezanın yüksek sesle okunmasını' ele almışlar. Yüksek sesle okunan ezandan rahatsız olanlar varmış. Diyanet İşleri Başkanlığı bu şikayetleri değerlendirmek için bir çalıştay kurmuş, ezanın minarelerden 80 desibel ile okunması tavsiye edilmiş. Bu 80 desibel'de evlerimizdeki çalar saat sesine eşitmiş. Ezan sesinden o kadar rahatsız olan Hıristiyan devletler var ki bizdeki rahatsız olanlara ne demek lazım?

Mesela İsrail devleti şuanda Mescid-i Aksa da okunan ezandan o kadar rahatsız ki ezan sesini kısma kararı aldı. Çünkü ezan sesi çan sesini bastırıyor da ondan. Bizde rahatsız olanların kimliğini sorgulamamız lazım. Bu memlekette ezanla uğraşıldığı kadar uğraşılan bir başka konu yoktur. 70 sene evvel uygulanan ezanı zorla Türkçeleştirme garabetini atlatmış, şimdide sesin yüksekliği gündeme pişirilip pişirilip getiriliyor. Tabii maksatlı olarak.

Toplumumuzu rahatsız eden o kadar ses kirliliği varken, kimsenin kılı bile kıpırdamazken (Sen yüksek sesle ezan okudun) diye müezzini dövenler bile çıkmıştır bu ülkede. Oysa ezanın uzunu üç dakika sürer.

1- Düğünlerde hoparlörü son sesine kadar açıp gece yarılarına kadar müzikten başka her şeye benzeyen gürültüden rahatsız olmayanlar,

2- Bor-Niğde arası çalışan şehir içi otobüsler, servis araçları duraktan müşteri almak için havalı kornalarını çalanlar bilmiyorlar mı hastaların olduğunu, vardiya sisteminde çalışanların olduğunu, küçük çocukların, yaşlıların olduğunu. Bunların yaptığı ses kirliliği değil mi?

3- Arabasının önünü arkasını dev gibi hoparlörle donatıp gecenin bir yarısında, kendinin bile anlamadığı sözde müziği camlarını indirip son sesine kadar açıp milleti rahatsız ettiği ses kirliliği değil mi?

4- Kasetçi dükkanlarının çaldığı, açılışlarda çalınan, düğün konvoylarında korna sesi, seçimlerde parti müzikleri gürültü kirliliği değil mi?

Ezandaki asıl sıkıntı ses kirliliği değil makam bozukluğudur. Burada da birinci derece sorumlu Diyanettir. İkinci sorumlu müftülüklerdir. Müezzin atamalarında kriter ne olmalıdır? Liyakat mı, hatır gönül mü?  Müezzinlerin mesleki bilgilerin yanında müzik kulağına da sahip olmalarına bakılmalıdır. Şuanda Türkiye'de atanan müezzinlerin bir ezan okuyuş tarzı vardır, görevinden emekli olana kadar aynı tarzda okur. Marka olmuş sanatçılar bile yirmi yıl sonra çaptan düşer dinlenmez olur. Eğer müezzinlerimiz makam bilse ve ezanı makamla okusa bugünkü bu tepkiler olmayacaktı. Mesela sabah namazı SABA, öğlen namazı HİCAZ, ikindi namazı NİHAVENT, akşam namazı KISA ve yatsı ezanı KARIŞIK okunur. Bu makamlar şuanda Türkiye'de hiç bir yerde uygulanmıyor. Zira makam bilgileri yok. Bu makam bilgisinin olmamayışın da müftülerimizin de ihmali çoktur. Yarın devam edeceğiz. 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?