CHP'den Yeni Eğitim-Öğretim Yılı Müfredatına Tepki

Yeni Eğitim-Öğretim yılının başlaması üzerine müfredat değişikliği konusunda Niğde Cumhuriyet İl Başkanlığı yeni müfredata tepki gösterdi.

SİYASET 14.09.2017, 17:42 14.09.2017, 17:42
CHP'den Yeni Eğitim-Öğretim Yılı Müfredatına Tepki

Yeni Eğitim-Öğretim yılının başlaması üzerine müfredat değişikliği konusunda Niğde Cumhuriyet İl Başkanlığı yeni müfredata tepki gösterdi.

Konu ile ilgili yapılan basın açıklamasında''  Hepimizin bildiği gibi siyasal iktidar 2002’den bu yana laik ve çağdaş eğitim sistemimizle sürekli oynamaktadır. Laikliğin din düşmanlığı gibi gösterilmesi´ Mustafa Kemal’i unutturma çabaları bizleri rahatsız etmektedir. Bütün itirazlarımıza rağmen kendi hedefleri uğrunda hareket ettiler. Bu emellerinin son halkası olarak da Milli Eğitim Bakanlığı 2017-2018 Eğitim Öğretim yılından itibaren yeni bir müfredat programı uygulamaya başlayacak. Elli bir farklı dersin taslak programı tamamen aceleyle hazırlanmış. Değerlendirme yapılamayacak kadar kısa bir süre askıya çıkartılmış ve uygulamaya geçileceği açıklanmıştır. Programı incelediğimizde de bu kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha görmüş olduk.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz yeni müfredatı tanıtmak için yaptığı basın toplantısında ‘saha çalışmalarına yüz bine yakın öğretmen ve velinin katıldığını’ açıklamasına rağmen söz konusu saha çalışmasına ilişkin hiçbir ayrıntının kamu oyu ile paylaşılmaması dikkat çekicidir. Saha çalışması dışında müfredat taslaklarına ilişkin olarak bakanlığın iki yüz bin civarında kurumsal ve bireysel öneri sunulmuş`,bu öneri ve değerlendirmelerin ne  kadar dikkate alındığı ise yine somut olarak açıklanmamıştır. MEB her konu da olduğu gibi, yeni müfredat konusunda da kendi bildiğini okumayı sürdürmüştür. Bakanlığın müfredat taslakları ile ilgili eleştiri ve önerileri ne kadar dikkate aldığı tartışmalıdır. Eğitim sistemi, tıpkı 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi, müfredat gibi son derece önemli bir konu da oldu bitti ye getirilmiştir.

 Müfredat programları bilimsel bir inceleme ve değerlendirmeye tabii tutulmadan uygulanacak olması son derece sakıncalıdır. Oysa bakanlık, sürecin başından sonuna kadar ülkenin bu günü ve geleceğini ilgilendiren böylesine önemli bir konu da ‘yangından mal kaçırır gibi’ hareket etmiştir.

Ders kitaplarında bir süredir sürdürülen ‘sadeleştirme’ ve ‘basitleştirme’ uygulamalarının doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere büyük ölçüde dini ögelerle ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturulmuştur.

Son dönemde laik eğitime yönelik olarak başlatılan düşmanca yaklaşımlar, anayasanın ve toplumsal yaşamın temel ilkelerinden birisi olan laik eğitim ve laik yaşamı savunanların göz altına alınması, tutuklanması ve hedef haline getirilmesine ilişkin tehlikeli yaklaşımların yapılmak istenen müfredat değişikliklerinden ayrı ve bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.

Yeni müfredatın eğitim sisteminin ihtiyaçlarından çok, büyük ölçüde siyasal iktidarın ‘2023 hedeflerine, eğitimin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarında etkisini hissettiren siyasal-ideolojik çizgisine göre yapılmak istendiği açıktır. Özellikle başkanlık sistemi ile değiştirilmeye çalışılan ‘yeni rejime’ uygun bir müfredat yapısı oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.’

Bir ülkede bireylerin hangi bilgiler, gerçekler ve değerler üzerinden biçimlendirilmesi isteniyorsa ona uygun eğitim politikaları oluşturulması kaçınılmazdır. Günümüzde mevcut eğitim politikasının temelinde laik-bilimsel eğitim anlayışından çok eğitim sisteminin iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak biçimlendirilmek istenmesi vardır. Yeni müfredatı bu anlamıyla tüm topluma ve ülkenin geleceğine yönelik tehlikeli bir müdahale olarak değerlendirmek mümkündür.

Konuyla ilgili bir kaç örnek vermek gerekirse; sosyal bilgiler dersi ortaokul müfredatında 8, sınıfa kadar Atatürk’ün adı bir nevi silinmiş, onun  yerine 15 Temmuz Darbe Girişimini destanlaştırılarak anlatılmıştır. Yine lise müfredatına baktığımızda kadınların erkeklerine itaat etmesi gerektiği, ateist ile evliliğin yasak olduğu, dindar aileler kurulmasının gerekliliği gibi bilgilerin öğrencilerin dikte edildiğini görmekteyiz.

Bütün toplumlar için esas olan demokratik, katılımcı, bilimsel, eşitlikçi ve adaletçi bir kültür inşaa etmektedir. Hiç kuşkusuz ki, bunun yolunda demokratik, bilimsel ve laik eğitim geçmektedir. Böyle bir eğitimin yaygın olduğu toplumlar, inanç gruplarının birbiri üzerinde baskı vurmadığı, farklı mezhep, kimlik ve kültürlerin baskı altına alınmadığı, eşit yurttaşlık temelinde özgürce bir arada yaşadığı gerçek anlamda özgür toplumların oluşumunu sağlayacaktı.

Bir ülkenin eğitim sistemi, bütün olarak içinde yaşanan toplumun gerçekliğini yansıtır. Burada sadece ekonomik düzeyde değil, toplumsallaşma süreçleri, cinsiyet eşitsizlikleri, siyasa-ideolojik konumlar, güç ilişkileri bir dizi ilişki dikkate alınmalıdır. Soruna bu açıdan bakınca, müfredat üzerinden eğitim sisteminde yapılmak istenenlerin ülkeyi ve toplumu çıkmaza götürdüğü açıktır ve bizler laik, bilimsel, eğitim karşıtı her türlü uygulama karşısında laik-bilimsel eğitimi tüm gücüyle savunmaya devam edeceğiz'' dedi.

 

Kaynak: Borunsesi.com | İlçemizin Gerçek Sesi
Yorumlar (0)