07.02.2017, 08:58
Laiklik ve Anayasa Değişikliği
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına laiklik ilkesi kanunu 6 Şubat 1937 yılında girdi.
Aradan 80 yıl geçti. Bu 80 yıl içerisinde anayasaya cebren tebdil ve tağyir davaları açıldı. Bu davalar özel mahkemelerde görülüyor. Bu davalarda iktidarlar, bakanlar, gençler yargılanıp idam edildi, partileri kapatıldı.
1937 yılından sonra yeni anayasalar yapıldı. Bu yasalarda Laikliğe dokunulmadı diğer maddeler değişikliğe uğradı. Laikliğe buna rağmen dokunmadı.
1960 ve 1982'deki askeri darbeler sonrasında anayasalar yeniden yapıldı. Vesayet olan bu anayasalar zamanla eskidi yenilenen maddeler olsa da çare olmadı. 1982'de devlete dikilen bu anayasa elbisesi dar gelip giyinilmez, kullanılamaz hale geldi. Bunun içinde ülkemizin yeni bir anayasaya ihtiyacı oldu.
Doksanlı yıllardan bu tarafa siyasi partiler bir araya gelipte yeni bir anayasa yapamadılar, vesayetçiler ve Cumhuriyet Halk Partisi taraftar olmadı ve yapılamadı. Anayasa komisyonları kurulsada çalışmalar Cumhuriyet Halk Partisi tarafından sabote edildi.
Memleketin geleceğini düşünen memleket sevdalıları Ak Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından yeni bir değişiklik için 18 maddede anlaşılıp değişiklik için adım atarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 339 oyla kabul edilip referanduma sunuldu. Bu değişiklik referandumda %50 ile kabul edilirse ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ sistemine geçilmiş olacak.
HDP ve CHP Bu değişikliğe baştan beri karşı mücadele vermektedirler. Neymiş efendim bu değişiklik kabul edilirse laiklik yok olurmuş, rejim elden gidermiş, Türkiye bölünürmüş, diktatörlük gelirmiş vb. gibi yalanlar söyleyerek önlemeye çalışıyorlar. TBMM'den değişiklik geçince ülkede kan akarmış, terör artarmış, sosyal denge, ekonomik denge, siyasi denge bozulurmuş algısını yaymaya çalışıyorlar.
Bu değişikliğe karşı çıkan CHP ve HDP herhalde uzayda yaşıyorlar. Dünya’da gelişmiş devletlerin tamamında başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ile idare ediliyor. Ülkemizin de artık vesayet, statiko gibi durumlardan kurtulup gerçek demokrasiye geçmesi gerekir. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın aynı dümeni kullanması bazı olumsuzluklara vesile olabiliyor. Onun için tek başlı dümeni kullanan bir kişi olması için başkanlık sistemine geçilmesi daha uygun olacağı kanaatini taşımamız lazım.
Değişen sistem yenilik getirip ülkenin geleceği için daha iyi olacaktır. Demokrasi de olumsuzluğu çözmek için halka sorulması uygun olanıdır.
