“Dilimiz Kimliğimizdir” Konferansı Gerçekleştirildi

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ortaklığı ile Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin’in katılımıyla “Dilimiz Kimliğimizdir” adlı konferans gerçekleştirildi.

EĞİTİM 17.12.2019, 16:26 17.12.2019, 16:26
“Dilimiz Kimliğimizdir” Konferansı Gerçekleştirildi

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ortaklığı ile Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin’in katılımıyla “Dilimiz Kimliğimizdir” adlı konferans gerçekleştirildi.

Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen konferansa, Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Gökhan, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Türk Dünyası Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hikmet Koraş, davetliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Konuşmasına, “Burada sizlere kendi görüşlerimi ifade edeceğim. Bilim adamı ve aydınlar, doğruyu söyleyenler değildir. Bunu demek de bunlar yalan söylerler demek anlamına gelmez. Bilim adamı ve aydın doğru olduğunu düşündüğünü söyleyebilenlerdir. Çünkü doğru tek olsaydı şuan hala dünyanın tepsi şeklinde olduğuna inanabilirdik. Dünya yuvarlaktır diyenler zamanında bulundukları toplumdan afaroz edilmişlerdi” sözleri ile başlayan Prof. Dr. Gürer Gülsevin sözlerini, “Önceden gören sonradan görmez hale gelen insanlara filin tarifini sorduklarında herkes file dokundukları noktası ile ifade etmişler. Kimi hortum kimi mızrak şeklinde tariflerde bulunmuşlar. Aslında hepsi doğru. Yani ne kadar biliyorlarsa, hissediyorlarsa o kadar tarif edebilmişlerdir. Ben de burada kendi doğru sandıklarımı kendi bakış açım ile değerlendireceğim” ifadeleri ile devam ettirdi.

“Dilimiz kimliğimizdir” cümlesinin aslında bir ikaz cümlesi olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2017 yılında “Türk Dili Yılı” olarak ilan ettiğinde bu terim de bir başlık gibi kondu. Yani tüm devlet kurumları, aydınlar ve bilim adamları dilimizin kimliğimiz olduğunu anlatsınlar diye. Biz bu ikazı 700 yıl önce, “Bundan sonra divanda, dergahta, çarşıda, pazarda, mecliste Türkçe’den başka bir dil konuşulmasın” diyen Karamanoğlu Mehmet Bey’den ve 1930’larda “Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki şuurla işlenebilsin” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten duyduk” dedi.

Konuşmasının devamında, 13.yy beri bir devlet dili olarak konuşulmaya başlanan Türkçe’nin yozlaşmasının önüne geçmek için birçok farklı zamanda aydınlar tarafından sürekli bir akım geliştirildiğinden de bahseden Prof. Dr. Gürer Gülsevin, bu çabalar ile başarının elde edilemediğini ve sınırlı kalındığını da belirterek, devleti yöneten liderlerin yaptıkları hamleler ile birlikte Türkçe’nin yazı dili olduğunu ve sadeleştiğini aktardı.

“En basit anlamı ile Türkçe Türklerin konuştuğu dildir” diyen Prof. Dr. Gürer Gülsevin, bu tanımdan hareketle önce Türk’ün ne ve kim olduğunu anlamak gerektiğine vurgu yaparak, “Türk bir milletin adıdır. Türkçe sözlük milleti açıklarken, aralarında etnik, biyolojik ya da antropolojik birlik olarak değil, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü ve gelenek-görenek birliği olan insan topluluğu olarak ifade ediyor. Yani bu birliği paylaşan hepimiz Türküz. Farklı kökenlerden olmak aynı milletten olmadığımızı göstermez” sözlerini kullandı.

Türk’ü ırmağa benzeten Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Nasıl ki bir ırmak bir yerden çıkıyor ve bütün Avrasya’yı dolaşıp besliyor ve dolaştığı yerin ikliminden, coğrafyasından etkileniyorsa, Türk dediğimiz ırmak da dolaştığı yerden besleniyor, etkileniyor, küçük dereler ile büyüyor ve bir sel haline gelerek, Türk kültürü ve medeniyeti ve Türk milleti oluyor” dedi.

Büyük medeniyetlerin dilinde elbette geçtikleri coğrafyaların izleri olacağından da bahseden Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Türkçede Çince, Çincede de Türk dilinin kelimeleri olduğunu aktararak, Farsça ve Türkçe de yine aynı durumun olduğunu belirterek, “Bir arada yaşamışız. Birbirimizden beslenmişiz, birbirimiz ile akraba olmuşuz bu coğrafyalarda. Bu nedenle etkileşimde olduğumuz tüm dillerde bu var” dedi.

Konuşmasının son bölümünde, Türk dili ile Sümer dili arasındaki ilişkiye de değinen Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Tarih bile yazı ile başlatıldığına göre demekki yazı oldukça önemli ve bu nedenle sümer medeniyetine herkes sahip çıkmalı. Sümerler mezopotamyadaki toplumlar içinde eriyip gittiler ve sümerce de yaşayan herhangi bir dil ile akrabalığı da ispaatlanmış değil, her ne kadar herkes bizim dilimize yakın dese de yapılan araştırmalar ile sümerlerin herhangi bir millet veya dil ile akrabalığına rastlanmamıştır” dedi.

Sümerce ile yaşayan diller arasındaki en inandırıcı tezi Dilbilimci Osman Nedim Tuna’nın ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Dilbilimci Osman Nedim Tuna, “Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi” adlı kitabında, sümercede geçen ancak sümerologlar tarafından “Bu kelimeler Sümerce değildir ve başka bir dilden sümerceye alınmış ödünçlemelerdir” denilen 165 kelimenin, “Düzenli Ses Denklikleri” yöntemini kullanarak Türk dilinden sümerceye geçtiğini kanıtlamıştır” dedi.

Konferansın ardından Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin’e, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Gökhan ve Türk Dünyası Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hikmet Koraş tarafından günün anısına hediye takdim edildi.

 

Kaynak: Borunsesi.com | İlçemizin Gerçek Sesi
Yorumlar (0)