01.06.2017, 11:04

İş Yerlerine Ecnebi İsimlere Kim Ruhsat Veriyor?

27 Mayıs ihtilâlinden özellikle de 1965 yıllarından sonra bir öz Türkçe özentisi başlamıştı. Türkçe de ne kadar Arapça, Farsça kökenli kelime varsa atılmak istenmiş, yerine öz Türkçe diye pek çok kelime türetilmişti ki hiç biride tutmadı.

Sadece o günlerde dilimize giren olanak, sorun gibi bazı kelimeler bugün kullanılmaktadır. Sade vatandaş yine bildiği kelimelerle meramını anlattı. Zaten Arapça ve Farsça kelimeleri biz Türkçemize uyarlamış, Türkçeleştirmiştik. "Fail-i Meçhul, muhasebe" gibi yüzlerce kelime hala kullanılmaktadır.

Dün bunlarla uğraşılırken, bugün dilde bir başka sıkıntı yaşanmaktadır. Avrupa hayranlığımız dilimize de sirayet etmiştir. Avrupa kökenli (İngilizce kaynaklı) kelimeleri günlük hayatta, yazışmalarda özellikle iş yerlerinde kullanmak bir moda oldu. İş yerlerimize Avrupa kökenli isimler vermek sanki o iş yerine ayrıcalık getiriyor. "Büyük otel" desek hafif kaçar "Grand otel" denince sanki bir hava veriyor. Oysa ikisinin de anlamı aynı. Bakkal'ı "Şovrum" kahvehaneyi "Cafe" hastaneyi "Hospital" gibi yüzlerce ecnebi isim...

Türk toplumunda kıraathanenin ve kahvehanenin özel bir yeri vardır. Kıraathane "Okuma yeri" anlamına gelir. Bizim ilkokul birinci sınıf kitabımızın adı da kıraattır. Kahve kültürümüz artınca kahvehaneye çevirdik. Kahvehanelerin iki bölümü vardır. Bir bölümünde beldenin ileri gelenleri oturur, memleket meseleleri konuşulurdu. Diğerinde ise gençler oyun oynardı. Ne gürültü olur, ne de yüksek sesle konuşulurdu.

Adamlar bizi Avrupa Birliğine almıyorlar, biz hala Avrupalı olma çabasındayız. Fatih Altaylı köşesinde "Dükkan isimleri, Alış veriş merkezleri, site isimleri, yaygınlaşan yabancı isimlerin istilasına uğradı. Adı Türkçe olan bir tek site, bir tek inşaat, alış veriş merkezi, hastane kalmadı." der.

NİĞDE de İmam Hatip meydanından şehir mezarlığına kadar olan yerdeki iş yerleri ve dükkan isimlerine baktığımız zaman çoğunun anlamını dahi bilmediğimiz yabancı isimlerle dolu.

Ülkemizde bir kısım insanlarımız "Dili için" mücadele verirken, bir diğer kısmı da kendi dilini yabancılaştırma gayreti içindedir. Bir çok batılı ülke dillerini "Yabancı istilasından kurtarmak için" bir yasa çıkarırken, Türkiye de Türkçeyi yabancılaştırmak ve buna seyirci kalmak kabul edilebilir gibi değil. Bugüne kadar gelmiş geçmiş belediyelerimizin kaldırımlarla uğraştığı kadar bu tür iş yerlerine RUHSAT VERİLİP VERİLMEYECEĞİNE uğraşsalardı dilimize ve kültürümüze en büyük hizmeti etmiş olmazlar mıydı?

Reis-i Cumhurumuzun da ifade ettiği ve belediyeleri göreve çağırdığı konu budur. 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?