05.12.2016, 09:42

Namık Kemal = Can Dündar

Abdulhamid'e muhalif bir gurup oluşmuştu. Aslında bu gruplar kendi aralarında fikir ayrılığı olmasına rağmen "Düşmanımın düşmanı dostumdur" fikrine uygun olarak bir araya gelebilmişlerdi.


Avrupa, Osmanlı'yı içten yıkmak için kullanacak adam arar daima. Düşünmüyorlardı ki kendilerine taltif eden, makam veren, maaşa bağlayan, aracı olarak kullananlar bu vatanın dostu olmayan batılılardı. Yine bilmiyorlardı ki kendilerine kucak açanlar, ekmeğini yediği suyunu içtiği vatanının can düşmanlarıydı.


Osmanlı'ya meşrutiyet ve hürriyet getirmek isteyen bu gruplar Fransa'da toplanmışlardı. Fransızlar'da bunlara Jön Türkler ismini takmışlardı. Bu ilgiden çok mutluluk duyuyorlardı. Keşke Osmanlı'yı yıkmak isteyen Avrupa'ya çanak tuttuklarını bilebilselerdi. Dertleri ALÎ PAŞA ve ABDULHAMİD'di. Avrupanın derdi ise, Osmanlıydı.
Yani pireye yorgan yakılıyordu, yaktılar da. Osmanlı'yı temelinden yıktılar.


İstediği makamı elde edemeyen (Mısır Hidivliği ve Sadrazamlık)Mısırlı Prens MUSTAFA FAZIL PAŞA Osmanlı'ya cephe almış, Abdulhamid'i devirmek için aradığı fırsatı bulmuştu. Fazıl Paşa kendisine tanıştırılan NAMIK KEMAL'in Fransa'ya gelebilmesi için davetiye ve yol parası salmıştı. Bu davette, şair ZİYA PAŞA'da vardı. 1867'de kıyafet değiştirerek İstanbul boğazı açıklarında bekleyen Fransız vapuruna gizlice binerler.


Daha önce vatanı terkeden ekiple Fransa'da birleşirler. Peki bunlar ne yer, nerde yatar, masraflarını kim karşılar? Fransa'da çıkartılan onlarca Osmanlı karşıtı gazete ve matbaanın finansmanını kim verir? İşte bütün bunları karşılayan kişi, Mısırlı Prens Fazıl Paşa'dır.


Fazıl Paşa'nın çil çil altınlarıyla beslenenler ve aylığa bağlananlardan bazıları şunlardır: Ziya Paşa üç bin frank, Namık Kemal iki bin frank, Ali Suavi bin beşyüz frank, Agâh Efendi bin beşyüz frank... Liste uzar gider. Keçeci Zade Fuat Paşa'nın dediği gibi dıştan Avrupa, İçten bu Hürriyetçiler Abdulhamid'i devirdiler ama, Osmanlı'yı da yıktılar.
Şimdi sıra Can Dündar'larda, Orhan Pamuk'larda ve vatanı terk edip Avrupa'ya sığınanlarda. Okuyoruz ve görüyoruz ki, bu insanların bir elleri yağda, bir elleri balda. Peki bu değirmenin suyu nerden geliyor? İşte tarihi bilmek burada lazım. Dünle bugün aynıdır. Sadece figuranlar değişiktir.


Avrupa'lının kendilerine gösterdiği ilginin sarhoşluğu içindeler. Ama bugün, dün değildir. Ne Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan'a ne bu vatana bir şey yapamayacaklar. Ne de Avrupa amacına ulaşamayacak. Bu zavallılarda, Avrupa'nın elinde kukla olarak kalacaktır. 
Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?