17.04.2017, 10:20

Niğdeli Şair ve Yazar M.Emin Arısoy

Edebiyat ikiye ayrılır. Öğretenler ve öğretilenler. Öğretmenler Türk Dili Edebiyatını meslek olarak seçer. Yaşayanlar ise meslekleri ne olursa olsun edebiyatçı doğar ve edebiyatçı olarak ölürler. Bunlardan biride kıymetli hocam ve Niğde'mizin medar-ı iftiharı Mehmet Emin Arısoy'dur. Kendisinin en son görev yeri Bor Şehit Nuri Pamir Lisesi Matematik öğretmenliğidir. Kendi imkanlarıyla yayınlanmış on eseri vardır. İkisi matematikle ilgili, sekizi edebiyat üzerinedir. Bastırdığı Edebiyat ve şiir kitaplarını imzalayarak dostlarına hediye etmiştir. Bu eserler benimde kütüphanemi süslemektedir.

Bir insan dolu dolu liyakat sahibi olursa dersleri de canlı mı canlı geçer. Derslerinde her on beş dakikada araya bir espri, bir fıkra sıkıştırır öğrencilerini canlı tutardı. Mesela tahtada problem çözen bir arkadaşımız tahtayı silmeyi üşenip yazmaya devam edince "Oğlum mezar üzerine mezar kazılmaz. Yazı üzerine yazı yazılmaz" demişti, gülüşmüştük. Ben bu tavrı öğretmen olunca aynen uyguladım, çokta başarısını gördüm. Edebiyatla ilgilenmemden dolayı bana takılmadan edemezdi. Ben de "Hocam lafınızı da tuttum, gittiğiniz yoldan da gittim." derdim.

Edebiyata hakim bir öğretmendi. Canı sıkılan onun esprilerine koşardı. Yaptığı her esprinin altında bir hakikat yatardı. Kendisine selam veren kıdemli meslektaşı Vahit beye "Aleyküm selam deve" der. Vahit bey üzülür ve sebebini sorar. Sonra da bana anlattığı fıkrayı ona da anlatır. Bu fıkrayla genç okul müdürüne gönderme yapar. Ben bu fıkrayı şiirleştirdim. Sonradan öğrendim hocamda şiir olarak yazmış. İkimizin de konusu aynı, lakin ifadelerimiz farklıydı.

Öğrencilerine derste çok espri yapardı. Sonradan fark ettik ki amacı öğrencilerini hayata hazırlamakmış. Öğretmen olunca ben bunu çok iyi fark ettim ve bende derslerimde uyguladım.

En çokta milletvekili Haydar Özalp'a takılırdı. Haydar beyde bundan hoşlanırdı. İkili karşılaştıklarında Haydar bey: "Hoca bugün bize ne hazırladın" diye sorardı. İkili arasında o kadar anlatılacak espiri var ki ben bunların çoğunu şiirleştirdim. Mesela bir gün Haydar ağanın hanımının dişini çektirdiğini duyar. Ertesi gün Haydar ağayı görünce gülerek sorar: "Dişini çektirdiğin senin hanım mıydı?" "Evet benim hanımdı." Sonra olanlar olur. Haydar bey zaten bekliyordum der. Bizde bu olayı şiir şeklinde yazdık. Nüktedanlığından herkes nasibini alırdı. Müfettiş olan öğrencilerinden bir öğretmen bir gün "Hocam bugün çok mutluyum, ikiz çocuğum oldu" der. Hoca da, "Hayırlı uğurlu olsun. Lakin kötü karpuzun çekirdeği çok olur." der.

Sonra bu olayı bize anlatmıştı. O ikizlerden biri doktor olmuş ve hocasını muayene etmişti. Çok mutlu olduğunu söylemişti. Zaten her zaman mutlu, neşeli bir insandı. Öğretmenler gününde emekli öğretmenler adına konuşmuştu da uzatmasına rağmen kimse sıkılmamıştı.

Bildiğimiz nüktelerini şiir olarak yazdık. Birisini minnet ve şükranla yad etmek için yayınlıyoruz. Hocamız 1927 yılında Niğde'de doğdu. 3 Şubat 2002 yılında vefat etti. Kabri Niğde'dedir.

HOCA İLE VEKİL

Hocamız milletin vekilini pek severdi,

Sohbetine de bıyık altında gülerdi.

Vekil atmaya başladı mı aklı dururdu,

Bunların palavraları da ne kötü huydu.

Bir anlatılana bakar bir de yaptıklarına ,

Derdi: "Söylediklerinin hepsi palavra"

Bir gün yolda gördüğü eşini

Vekil çektirmişti azı dişini

"Geçmiş olsun" dedi ekledi,

Bu yaşta bu dişte neyin nesi.

Kadıncağız ızdıraplar içinde inledi,

Dedi: "Kocamın bana bu iyilik eseri".

Vekile sordu;

Bu senin hanım değil mi?

Yoksa sana hizmet etmedi mi?

Vekil dedi;

"Yudu, yıkadı, besledi, baktı,

Yıllarca evimden mutluluk aktı,

Hanemize üç evlat kattı."

Hoca aradığı fırsatı yakaladı,

Lafıyla bir güzel payladı.

"Sana hizmet edene kahırlar ettin,

Dişlerini de ağzına döktün.

Veli nimetini bu hale soktun.

*****

Sevdiğine bunları reva gördün kahrettin,

Kim bilir bu kafayla bu vatana sen neler ettin. 

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?