Reçetesiz İlaç Halk Sağlığını Tehlikeye Atmak Demektir
Niğde Eczacılar Odası Başkanı Nihat Öztürk, Reçetesiz İlaç Halk Sağlığını Tehlikeye Atmak Demektir diyerek, Sağlık otoritesinin bir taraftan akılcı ilaç kullanımına dair eylem planı oluştururken ve sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi için çalışmalar yürütürken öte taraftan tamamen aykırı yönde reçetesiz ilaçların sayısını artırmak için adım atmış olması büyük bir çelişkidir” dedi.

Niğde Eczacılar Odası Başkanı Nihat Öztürk, Reçetesiz İlaç Halk Sağlığını Tehlikeye Atmak Demektir diyerek, Sağlık otoritesinin bir taraftan akılcı ilaç kullanımına dair eylem planı oluştururken ve sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi için çalışmalar yürütürken öte taraftan tamamen aykırı yönde reçetesiz ilaçların sayısını artırmak için adım atmış olması büyük bir çelişkidir” dedi.
Niğde Eczacılar Odası Başkanı Nihat Öztürk; “ Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından 21 Aralık 2017 tarihinde yapılan kamuoyu duyurusu ile Kurumun bilimsel komisyonlarınca yapılan etken madde bazındaki değerlendirmeler sonucu reçetesiz olarak satılabileceğine karar verilen ilaçlara dair bir ek liste yayınlanmıştır. Söz konusu listede sindirim sistemi ve metabolizma, deri ve cilt hastalıkları, kas-iskelet sistemi, solunum sistemi, sinir sistemi üzerinde etki eden 62 etken maddeyi içeren 241 ilaç bulunmaktadır. Öncelikle ifade etmek gerekir ki; olumlu yöndeki tüm gelişmelere rağmen ülkemizde sağlık sisteminin onca yapısal sorunu varken, reçetesiz ilaç konusunun hangi maksatla gündeme gelmiş olduğunu anlayabilmiş değiliz. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)’nun, reçetesiz ilaçlarla ilgili olarak 2 yılı aşkın bir süredir çalışma yaptığı bilinmektedir. Ancak süreç içerisinde yapılan çalışmalar ne Türk Eczacıları Birliği olarak bizimle ne Eczacılık Fakülteleri ile ne de Türk Tabipleri Birliği gibi sağlık meslek örgütleri ile paylaşılmış, ayrıntılı olarak tartışılmış değildir. Bu bağlamda sağlık ve ilaç alanının diğer paydaşlarının bakış açıları dikkate alınmadan, sahadan elde edilen deneyimler bir yana bırakılarak reçetesiz ilaç listenin hazırlanmış olması dolayısıyla sürecin şeffaf ve katılımcı olarak yürütüldüğünü söyleyebilmek güçtür. Bu listeyi hazırlayan bilimsel kurul kimlerden teşekkül etmiştir? Liste hazırlanırken ilaç geri ödemesinde belirleyici olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile ortak bir çalışma yürütülmüş müdür? Bilmiyoruz” dedi.
Öztürk, “ Eczacılar olarak reçetesiz ilaçlar meselesine temel yaklaşımımız daha önce farklı zeminlerde de defalarca ifade ettiğimiz gibi açıktır. Bir düzenleme hayata geçirilirken temel amaç; toplum sağlığının, hasta güvenliğinin, ilaca erişim hakkının ve nitelikli ilaç hizmeti sunumunun korunması ve geliştirilmesi olmak zorundadır. Sağlık okuryazarlığı düşük ve ekonomik kaynakları kısıtlı olan toplumumuz reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine hiçbir şekilde hazır değildir. Türkiye’deki ilaç suiistimali ve sağlık okuryazarlığındaki düşüklük dikkate alındığında, reçeteli ve reçetesiz ilaçların aynı anda kullanılması, ilaç kullanımına bağlı zehirlenme ve istenmeyen etkilerin artacağı, hatta ölüm gibi riskleri beraberinde getireceği açıktır. Reçetesiz statüsüne alınması düşünülen ilaçların hamileler, organ yetmezliği bulunan hastalar, kronik hastalığı bulunan kişiler, pediatrik hastalar gibi duyarlı hasta gruplarında kullanımının ortaya çıkaracağı sakıncalar göz ardı edilmektedir. Reçetesiz ilaç olarak aspirinin bile neden olduğu bu tıbbi sonuçlar dramatik ve ağırdır” diye konuştu.
Öztürk; ”Reçetesiz ilaç kapsamının genişletilmesi ilacın denetimsiz, gelişigüzel, endikasyon dışı ve uygunsuz kullanımını artıracağından, akılcı ilaç kullanımı ilkelerine de aykırı bir durum oluşturmaktadır. Sağlık otoritesinin bir taraftan akılcı ilaç kullanımına dair eylem planı oluştururken ve sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi için çalışmalar yürütürken öte taraftan tamamen aykırı yönde reçetesiz ilaçların sayısını artırmak için adım atmış olması büyük bir çelişkidir. Buradan sağlık otoritesine sesleniyoruz: İlacı hekim ve eczacı denetiminden çıkaracak, sağlık okuryazarlığı oranlarına bakıldığında büyük felaketlere neden olabilecek, kamunun ekonomik yükünü artıracak, yurttaşların ceplerinden yapacağı sağlık harcamalarını artıracak ve ilaca erişim sorunları doğurabilecek bu girişimden bir an önce vazgeçilmeli; sağlık meslek örgütleri ve ilaç sektörünün tüm paydaşları ile ortaklaşa hareket edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’mızın bu kaygılarımızı dikkate alacağına ve bundan sonraki süreci birlikte yürüteceğimize inanıyoruz. Halk sağlığını her şeyin üstünde tutan biz eczacılar sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna saygılarımızla ilan ederiz” şeklinde konuştu.