03.09.2016, 09:47

Misafir Ev Sahibinin Danası

Adam misafirliğe gelmiş. Ev sahibi birinci gün sonsuz izzet ikram gösterir. 


İkinci gün ilgi biraz azalır. Üçüncü gün sıradan olur. Misafir bir türlü gitmeyi bilmez, otuz gün kalır. Dışarı çıktığında valizini kapının önüne koyarlar. Misafir bakar ki valiz kapının dışında, alır tekrar eve girer ve der ki: “Valizimin dışarı konmasının ne anlama geldiğini biliyorum, ama alıngan değilim.” der.


Misafirliğin en güzeli en kısa olanıdır. Otuz kırk yıl evveline kadar bizim geleneğimizde misafir ağırlama, misafire saygı hat safhadaydı. 


Manavın olmadığı dönemde haftalık yiyecek, sebze ve meyve pazardan alınırdı. Yine telefonun olmadığı dönemde misafirlik çat kapı yapılırdı. 


“Maniniz var mı?” diye sorulmazdı. “Buyurun” denirdi. Tek oda, hem oturma odası, hem misafir odası hem de yatak odası. Odun sobası ve mangal. Aniden misafir gelir diye meyveler köşe bucak saklanırdı. 


Herhalde muz olmazdı. İnanç şuydu kabul olan dualardan biri de misafirin duasıdır. 


Akrabalık ve komşuluk bağları doruktaydı. Çocuklar akrabalarını bu gezmelerden öğrenirdi, saygı duyardı. 


Dini bayramlar dört gözle beklenir, ziyaretler eksiksiz ve kusursuz yapılırdı. Ne bir akraba unutulur ne de bir komşu atlanırdı. Bayram, bayram gibi kutlanırdı. 


Ne oldu, ne değişti bilinmez ziyaretler bitti. İlgi azaldı. “Siz nereden akraba oluyorsunuz?” sorusuna genç nesil cevap veremiyor. Kimse soy kütüğünü bilmez oldu.
 
Kurban bayramı tatili dokuz gün oldu. Basından yansıyan haberlerde “Tatil yerlerinde doluluk oranı %100 oldu.” Bu ne demek: Millet misafir ağırlamaktan kaçıyor. Ya da elindeki arabayı satıp kredi çekip son model araba alıyor. Sonrada “Borcumuz var” diye dini ibadetten kaçıyor. 


Apartmanlarda komşular, bırakın ziyareti birbirlerini görmemek için asansörü kullanıyor. 


Sevginin, saygının, bağlılığın, dini değerlerin bittiği yerdeyiz. 
Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?