14.03.2017, 11:57
Müzik ve İslam
İnsanlığın var olmasıyla birlikte müzikte var olmuştur. Her Millet kendi kültürüne göre müzik kullanmıştır. Avrupa (Batı) Felsefeyle uğraşırken Doğu(Şark) edebiyata ağırlık vermiştir. İslam ülkelerinde HAT ( Güzel yazı yazma sanatı) ve ŞİİR zirve yapmıştır. Şiir panayırları yapılır, birinci gelen şiir Kabe duvarına asılır. Daha güzel yazılana kadar orada kalırdı.
Şiirin bestelenmiş şekline GÜFTE denir. Bu güftelerde EDEB ( Eline, diline, beline sahip olma) hep ön planda tutulmuştur.
Müzik: Yunanca bir kelime olup bize oradan geçmiştir. Biz musiki olarak kullanırız. Topluluğuna da musiki topluluğu denir. Müzik, duygularımızı bazı müzik aletleriyle güzel anlatım şeklidir. Duygularımızı müzikle pekiştiririz. Müzik duygularımızı sonuna kadar yansıtır. Özellikle NOROLOJİ üzerine ihtisas yapan akademisyenler, müziğin insan beyninin nasıl etkilediğini, eğitime müziğin etkilerini araştırmışlar ve müzik dinleyen öğrencinin %17'si daha hatırlama kapasitesi olduğunu ispatlamışlardır. Yine yapılan araştırmada müziğin beyni çok hızlı ve her bölgesini hareket ettirdiğini ispatlamıştır.
Müzik sosyal bir etkinliktir. Tek başına dinlendiği zaman müziğin yapısına yoğunlaşıyoruz. Ama kalabalık ortamda, duygu paylaşımları söz konusu olunca da etkisini artırabiliyor. En açık örnek ise müzik içerikli yapılan reklamlarda çocukları daha çok etkilediği, çocukların isteklerinden anlaşılıyor. Müzikte kulak, kavrama çok önemli. Kulakla algılanan müzik dile dönüşür. Kulak müzik aletleri ve sözlerini bir bütün olarak kavrar. Yeri gelince aynı şeyleri aynıyla kendi söylemeye başlar.
Ecdadımız müziğin insan ruhunda yaptığı etkileri bilerek AKIL HASTALARINI müzikle tedavi etmiştir. Sultan II. Bayezit döneminde akıl hastalarının tedavisi için Edirne'de Sırpsındığı yolu üzerinde bir külliye yaptırılmıştır. (1484) Bu külliyede akıl hastalarının tedavisinde kullanılmak üzere yan yana, bitişik 99 müstakil oda yaptırılmıştır. Bu odalar seslerin birbirine geçmesi için künklerle birbirlerine bağlanmıştır. Hava sirkülasyonu kullanarak her odaya ses ulaşmıştır ve her hastaya bir oda verilir. Hastalar ceviz karyolalarda temiz çarşaflar içinde yatardı. Hastalara son derece ŞEFKAT gösterilirdi. Çalınan klasik müzikler her hastanın hastalığına göre makamlarına ayrılır. Yani her hastalığın makamı ayrıdır. Hasta bu müzik eğitimi ile sağlığına kavuşurdu. Gazete ve televizyonlarda "Amerika da akıl hastaları müzikle tedavi ediliyor veya Avrupa'da bir müzik grubu akıl hastaları için konser verdi." haberi ballandıra ballandıra anlatılır. Bunu okuyup inanan yerli cahillerimize acımak lazım. Biz bu tedaviyi 1400'lerde yapmıştık. Müziğe karşı çıkanlar, "Bir dünya yarattım ikimizin için, tanrım beni baştan yarat, baldızlı enişteli" ahlak ve edep dışı müzikleri baz alırlar ki zaten bu tür müzikleri kastetmiyoruz ve bizde karşıyız. Yeni moda sokak ortasında kurulan hoparlörleri sonuna kadar açıp ne dediği belli olmayan gürültü anlattığımız müzik değildir. Müzikte ille edeb olacaktır. Zira bestekarlarımızın yarısı hafızdır.