13.08.2016, 10:35

Türk Önde, Türk İleri!

1071'de Malazgirt'te,

1075'de İznik'te, 

1299'da Söğüt'te,

1326'da Bursa'da,

1389'da Kosova'da,

1396'da Niğbolu'da,

1444'de Varna'da,

1453'de İstanbul'da,

1639'da Bağdat'ta,

1915'de Çanakkale'de,

1919'da İzmir'de, Gaziantep'te, Şanlıurfa'da, Kahramanmaraş'ta, Eskişehir'de, Sakarya'da tarih boyu, seferden sefere, zaferden zafere Türk önde, Türk ileri...
Osmanlı İmparatorluğu’nda II. Beyazıdın oğlu olan aynı zamanda ilk Osmanlı halifesi olan Yavuz Sultan Selim Han 10 Ekim 1470 tarihinde Amasya’da doğmuştur. Kanuni Sultan Süleyman Han'ın babası olan Yavuz Sultan Selim Han kulağında küpe taktığı iddia edilmekte olup, bunu İslami bir gönderme ile ilgili olarak taktığı söylenilegelir, zira kölekerin taktığı küpeden takarak Allah'ın kölesi kulu olduğunu ifade etmek için küpe taktığı rivayet edilirmiş.

Yavuz Sultan Selim Han'ın hükümdarlığı döneminde İran Hükümdarı Şah İsmail kıymetli mücevher ile dolu bir hediye sandığı gönderiyor hünkara. Sandık İstanbul'a varıyor ve sarayda Yavuz Sultan Selim Han huzurunda açılıyor. Çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkartılıyor bir bir.

Fakat sandık açılır açılmaz, etrafa pek fena bir koku yayılıyor. Önce hiç kimse bir anlam veremiyor, nadide mücevherlerle dolu sandıktaki bu fena kokuya ne düşüncesi hakim oluyor. Sonra mesele anlaşılıyor. Sandık iyice boşaldığında
 sandığın dibine insan dışkısı doldurulduğu görülüyor. Yani Şah İsmail aklı sıra cihan devletine ve padişahına hakaret ediyor.
Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim emir veriyor "Herkes düşünsün, bu edepsizliğe, Osmanlı’nın şanına yakışır bir şekilde mukabelede bulunsun” diyor.

Ve onca öneriyi reddedip çözümü yine kendisi buluyor.
Aynı şekilde değerli müchevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. Sandığın en altına gelecek şekilde, o zamanın en nefis en meşhur gül kokulu lokumlarından hazırlanmış bir kutu yerleştiriliyor. Kutunun altınada bir satırlık yazıdan ibaret bir not iliştiriliyor.

Hediye sandığı, itina ile süslendikten sonra Şah İsmail’e gönderilir. Sandık Şahın huzuruna çıkarılır. Sandık açılır açılmaz, etrafa mis gibi gül kokusu yayılıyor. Mücevher, kumaşlar, hediyeler sırası ile sandıktan çıkartılıp  takdim edildikten sonra, Osmanlı Elçisi Şahın tedirgin olmaması için, önce kendisi tatmak kaydıyla, büyük bir saygı ve nezaketle, Şah İsmail’e sandığın en altında bulunan lokumdan ikram ediyor. Daha sonra görevliler, huzurda bulunanlara teker teker lokumu ikram etmeye başlıyorlar.

Şah bütün bu olup bitenden bir anlam veremiyor. Osmanlı Elçisi Şahın şaşkınlığını gidermek için lokum kutusunun altına iliştirilmiş mütevazi notu uzatıyor.

Pusulayı okuyan Şah’ın yüzünde, bu sefer, şaşkınlığın yerini büyük bir utanç ve mağlubiyet ifadesi alıyor;


“İSMAİL, HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER”
Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Yayın politikamızdan memnun musunuz?
Yayın politikamızdan memnun musunuz?